4.10.2007

banka sınav soruları

SINIFLAMA YETENEĞİ

Aşağıdaki sözcük çiftlerinden hangisi, diğer dördüyle oluşturulan grubun dışında kalır?
a) odun-odunluk
b) yem-yemlik
c) kaşık-kaşıklık
d) çöp-çöplük

e) göz-gözlük

Aşağıdaki sözcük öbeklerinden hangisi, diğer dördüyle oluşturulan grubun dışında kalır?
a) elma,armut- meyve
b) kamyon,otobüs-taşıt
c) koyun,keçi-davar
d) öğrenci,sınıf-okul
e) buğday,arpa-tahıl



Aşağıdaki sözcük sıralamalarından hangisi diğer dördüyle oluşturulan grubun dışında kalır?
a) emeklemek-yürümek-koşmak
b) yürümek-uçmak-yüzmek
c)ekilmek-çimlenmek-büyümek
d)düşünmek -yazmak-yayınlamak
e) ısınmak-kaynamak-buharlaşma



4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde 'bastırmak' sözcüğü diğer dördünden farklı anlamda kulllanılmıştır?
a) bu yıl kış erken bastırdı
b) Baharla birlikte sıcaklar bastırdı
c)düşman askerleri ansızın bastırdı
d)sağanak, köyden çıkar çıkmaz bastırdı
e) Elbisesinin eteğini dikkatle bastırdı

5. 'Kısa, boş,kıt,seyrek,dar' aşağıdakilerden hangisi bu sözcüklerden ikisinin birden karşıtıdır?
a) dolu
b) geniş
c) uzun
d) sık
e) bol
cevaplar: 1) e 2) d 3) b 4) e 5) e



* emel çalıştığı şirkette 600 ytl maaş ve yaptığı satıştan %5 komisyon alıyor ali bu ay 1.800 ytl lik satış yaptığına göre ne kadar maaş alacak?* 4 portakaldan 6 bardak portakal suyu çıkmaktadır 9 bardak portakal suyu için kaç portakal lazım ? 13 bardak için kaçtane lazım ?* 1-3-6-10-15-21- ?? kaç gelecek (cevap:28)


örn:cümle için paragraf önemli ise kelime için ......ne önemlidir? cewap:harf

:matamatik:baba 25 yaşında 3 çocuğunun yaşları toplamı 9 kaç sene sonra eşit olurlar?

Aşağıdaki kelimelerden hangisi farklıdır?
a)düğme b)kumaş c)ilik d)ayakkabı

5:şşşşşşşşşşekillerin sonucu nedir? örn:(+)cewap:()Bunları çabuk ve doğru yapmana bakıyorlar.genelde bu çeşit soruların çeşitlendirilmiş halleri.60 adet soru ve yaklasık 12 dk da çözmeni istiyorlar.Bunlar sadece yetenek sınavıBunun dışında bellek sınavıda var.3 bellek sınavı1)sayısal bellek2)sözel bellek3)görsel bellek1) sayısal bellek :Yaklaşık 20 adet sayılar 1 dk bakarak ezberlemeni istiyorlar.sonra kapatıyorlar o sayıları.8 dk için de hangisidir diye 20 soru veriyorlarörn:10100110 bu tarz sayıyı hatırlamanı istiyorlar2)görsel bellek:burda resimler ve isimleri war.yine 1 dkda bunlara baktırıp kim olduklarını soruyorlar3)sözel bellek:kelimeler ve karşılıklarını vermişler yaklaşık 20 çift.bunlara yine 1 dk ka baktırıp kapatıyorlar onların eş anlamlarını soruyorlar.

BANKA SINAVLARINDA ÇIKABİLECEK SORULAR

1.Saatinizin akrep ve yelkovanı her 65 dakikada bir üst üste geliyorsa geri mi kalıyordur ileri mi gidiyordur?Bu hata saate ne kadardır?



2.(k-a) x (k-b) x (k-c) x ... x (k-z) = ?("x" çarpı işaretini göstermektedir.)


3.Bir suçluya iki kutu ve 10'u siyah, 10'u beyaz olmak üzere 20 top verilir.Kral suçluya şöyle der: "Bu topları kutulara istediğin gibi yerleştirebilirsin, ben daha sonra senin yanına gelip kapakları kapatılmış bu iki kutudan birini seçeceğim. Daha sonra bu seçtiğim kutudan gözlerim kapalı olarak rasgele bir top seçeceğim. Seçtiğim top siyahsa öleceksin, beyazsa yaşayacaksın". Siz olsaydınız yaşama şansınızı mümkün olduğu kadar arttırmak üzere topları kutulara nasıl koyardınız?

4.BEŞİKTAŞ = 3
FENERBAHÇE = 1
GALATASARAY = 0
TRABZONSPOR = ?
İSTANBULSPOR = 1
GENÇLERBİRLİĞİ = 5
Soru işaretinin yerine hangi rakam gelmelidir?

BANKA SINAV SORULARI

memili,2007


1.Defineyi Bölmekİki kişi ıssız bir adada korsanların gömdüğü bir defineyi buluyor. Definenin içinde altın, yakut, elmas, inci vb. gibi değişik değerli eşyalar var. a) Defineyi bu iki kişi arasında bölmek için öyle bir kural bulun ki ikisi de bunu en haksever bölme olarak kabul etsin.b) n kişi arasında böyle bir bölme nasıl yapılır?


2. 5 - 9 - 4 - 8 - ? - 4 - 9 Soru işareti yerine hangi rakam gelmelidir?

3.Cin Ruhi postacıya sordu :"Üç kızınız olduğunu duydum, kaç yaşlarındalar?"Postacı : Yaşlarının çarpımı 36 eder. Ruhi : Bundan pek bir şey anlamadım.Postacı : Üçünün yaşları toplamı sizin evinizin numarasını verir.Ruhi : Hala bir şey anlamıyorum.Postacı : En büyük kızım piyano çalar.Ruhi : Şimdi anladım.Kızların yaşları kaçtır?


4.Kafacan' a Ali' yi yakalama görevi verilmiştir. Ne var ki Ali ikiz kardeşi Veli ile aynı evde oturmaktadır ve bu ikizleri birbirinden ayırt etmek olası değildir. Kafacan ikizlerden birinin daima yalan söylediğini bilmektedir, diğerinin yalancı mı, doğrucu mu olduğu bilinmemektedir. Kafacan ikizlerden sarı kazaklı olana sorar:- "Adınız Ali mi?"Sarı kazaklı "Evet" der.Kafacan daha sonra aynı soruyu kırmızı kazaklıya sorar, kırmızı kazaklının ne yanıt verdiğini biz duyamıyoruz. Fakat Kafacan kırmızı kazaklının yanıtını duymuştur, bu nedenle Kafacan "Pekala Ali, şimdi seni yakalamalıyım" der. Kafacan bu sözü kırmızı kazaklıya mı sarı kazaklıya mı söylemiştir?



5. Üç suçlu aynı suça katılmaktan yargılanmaktadır. Suçu en ağır olan giyotinle idam edilecektir.Üç suçludan biri olan A avukatından şu cevabı alır.- Bildiğim bir şey varsa B ye ölüm cezası verilmeyecektir. C nin B den daha ağır bir suç işlediği kesin. Senin dosyan ise henüz incelenmedi.Bu bilgiler ışığında A ya ölüm cezası verilme ihtimali nedir?


6.Manavın iki kefeli bir terazisi var ve 4 adet farklı ağırlığı var.O bunlarla 1 kilodan 40 kiloya kadar herşeyi tartabiliyor. Manavın elindeki 4 farklı ağırlık nelerdir?


7.Bay X balık avından döndüğünde "tuttuğum balıklardan ikisi dışında hepsi lüfer,ikisi dışında hepsi kefal,ikisi dışında hepsi uskumru" diyor . Bay X kaç tane balık tutmuştur

30.09.2007

BANKA SINAVLARINDA ÇIKAN SORULAR

memili,2007

GENEL YETENEK SORULARI


  1. Aşağıdaki bileşik sözcüklerden hangisi yapı yönünden, öteki dördünden farklıdır?

a) yurtsever

b)ısıölçereşdeğer

    c)eşdeğer

    d) uçaksavar

e) uyurgezer

    2 . ( I) 3 5 10 12 24

    ( II) 4 7 21 24 72

    (III) 5 9 36 40 160

Yukarıdaki sayı dizleri bir kurala göre oluşturulmuştur.Aşağıdakilerden hangisi bu kurala uymaktadır?


a) 6 11 33 38 114

    b) 6 11 22 27 54

    c) 6 12 17 85 255

    d) 6 11 22 66 71

    e) 6 11 55 60 300


  1. ? 17 22 20 25 22 27 23

Yukarıdaki sıralamada soru işaretinin yerine aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?


a ) 25 b) 20 c) 22 d) 23 e) 18


    4. 18 23 13 19 11 18 ?

    Yukarıdaki sıralamada soru işaretinin yerine ne gelmelidir?


a) 28 b) 26 c) 13 d) 12 e) 10



cevaplar: 1) e 2) e 3) e 4) d


BANKA SINAVLARINDA ÇIKAN SORULAR


SINIFLAMA YETENEĞİ


  1. Aşağıdaki sözcük çiftlerinden hangisi, diğer dördüyle oluşturulan grubun dışında kalır?

    a) odun-odunluk

    b) yem-yemlik

    c) kaşık-kaşıklık

    d) çöp-çöplük

e) göz-gözlük


  1. Aşağıdaki sözcük öbeklerinden hangisi, diğer dördüyle oluşturulan grubun dışında kalır?

    a) elma,armut- meyve

    b) kamyon,otobüs-taşıt

    c) koyun,keçi-davar

    d) öğrenci,sınıf-okul

    e) buğday,arpa-tahıl

  2. Aşağıdaki sözcük sıralamalarından hangisi diğer dördüyle oluşturulan grubun dışında kalır?

a) emeklemek-yürümek-koşmak

b) yürümek-uçmak-yüzmek

    c)ekilmek-çimlenmek-büyümek

    d)düşünmek -yazmak-yayınlamak

    e) ısınmak-kaynamak-buharlaşma

4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde 'bastırmak' sözcüğü diğer dördünden farklı anlamda kulllanılmıştır?

    a) bu yıl kış erken bastırdı

    b) Baharla birlikte sıcaklar bastırdı

    c)düşman askerleri ansızın bastırdı

    d)sağanak, köyden çıkar çıkmaz bastırdı

    e) Elbisesinin eteğini dikkatle bastırdı

    5. 'Kısa, boş,kıt,seyrek,dar' aşağıdakilerden hangisi bu sözcüklerden ikisinin birden karşıtıdır?

    a) dolu

    b) geniş

    c) uzun

    d) sık

    e) bol


cevaplar: 1) e 2) d 3) b 4) e 5) e



1.09.2007

memili,2007

Carry trade ve Yen

Carry trade sözcüğü finansal hayatımıza son zamanlarda girdi. Düşük maliyetli para ile borçlanıp bu tutarları getirisi yüksek paralara yatırmak olarak nitelendirilen işlemler, finans piyasalarındaki bazı oyunculara önemli kazançlar sağladı. Özellikle faizi düşük ve oynaklığı az Japon Yen’i ile İsviçre Frangı cinsinden borçlananlar, ABD ve Avusturalya Dolar’ına, Sterlin’e ve Euro’ya yatırım yaptılar.Gelişen ülkelerin yüksek getirili finansal varlıkları da bu tür yatırımcılara cazip geldi. Carry trade işlemlerinin gözde parası kuşkusuz Japon Yen’iydi. Japon Merkez Bankası’nın uzun yıllar sıfır faiz uygulaması bu para ile yapılan işlemlerin artmasına yol açtı. Şimdi faiz 0.25 olsa bile çekiciliği devam ediyor. Son altı ayda “carry trade’cilere” çift haneli getiri sağladı.Yen’in geleceğiHer güzelin bir kusuru olurmuş. Nitekim Yen de bu genellemeden kurtaramadı kendini. Gerek faizlerin düşüklüğü gerekse carry trade’e en fazla konu olan para olması nedeniyle değer yitirdi. Bu hafta içinde Euro/Yen paritesi 159, Dolar/Yen paritesi ise 120 değerlerine ulaştı.Yen’in değer kaybetmesinden en fazla Avrupalılar şikayetçi. Japonya’nın İhraç ettiği mal ve hizmetlerin rekabet düzeyinin döviz kuru nedeniyle artması onları rahatsız ediyor. Konuyu hafta sonu Essen’de yapılan G-7 toplantısına getirmek istediler. Ancak Amerikalı ve Japon yetkililer bu görüşe katılmadılar. “ Kurlarda bir sorun yok” diye konuyu geçiştirdiler. G-7’ler, Cumartesi günü yayınlanan bildirilerinde de “döviz kurlarının ekonomik yapısalları yansıtması gereğine” bir kez daha vurgu yaptılar.Japonlar memnunParaları, Dolar ve Euro’ya göre zayıflayan Japonlar bundan sıkıntı duymuyorlar. Dış talep kaynaklı büyümeleri yıllardır ilk kez yüzde 2’lere yükseldi. Bu sürecin enflasyonist etkileri gözlenmiyor. Zira iç talep canlı değil. Japonya’dan bu yol ile çıkan sermaye için de bir kaygıları yok. “Japonya yapısal olarak sermaye ihraç eden bir ülkedir” diyorlar.Politik destek de mevcut. Hükümet canlanan ekonomi nedeniyle memnun. Zayıf Yen’in doğru bir politika olduğunu düşünüyor.Bu tablo, Japon Merkez Bankası’na faizi arttırmak için bir neden olmadığı mesajını veriyor. Enflasyonist eğilimlerin gözlenmediği, büyümenin rayına girdiği bir ortamda, kimse yüzde 0.25 olan faizlerin yükseltilmesini beklemiyor.Uluslararası likidite kaynaklarından birisi olan Japon Yen’inin güçlenmemesi bizim de yararımıza. Ancak bu tür dış kaynakların çok ürkek olduğunu da unutmamamız gerekiyor.
*****Gerçek bir yatırım bankasıDünyanın en büyük yatırım bankalarından Merrill Lynch, Türkiye’de satın aldığı bir banka ile faaliyetlerine başladı.Bunu da bir yemekle kutladı. Bu türden bir yabancı bankanın Türkiye’de bulunması önemli. Yatırım bankacılığının ne olduğunu hep birlikte göreceğiz Projenin Osman Semerci’nin girişimi ve çabaları ile gerçekleştiğini verdikleri yemekte yapılan konuşmalardan anladım. Osman Semerci, 1992 yılından bu yana Merrill Lynch’te çalışıyor. Halen bu bankanın üst düzey yöneticilerinden. Uluslararası finans piyasalarında çalışan Türkler arasında en başarılı olanlardan birisi. Geçen yıl kurumuna 700 milyon dolar kazandırmış. Kendilerine Türkiye’de de başarılar diliyorum.

the carry trade

memili,2007

Dünya ekonomisi ile ilgili beklentiler gayet olumlu iken geçtiğimiz günlerde dünya borsalarında bir çalkalanma yaşandı. Bu harekette en çok suçlanan Japon Yeni üzerinden 'carry trade' yapan yatırımcılar oldu. 'Carry trade' aslında bankacılık sektöründe çokça duymaya alıştığımız 'pozisyon açmanın' sermaye piyasalarında uygulanan şekli olarak görülebilir. Burada ucuz maliyetli bir kurdan yapılan borçlanma, farklı kurdaki ve daha yüksek getirili yatırım araçlarına tahsis ediliyor. Borç ile yatırımın getiri oranları arasındaki fark geliri yaratırken, iki kur arasındaki paritenin gidişatı da bu tür bir yatırımın riskini oluşturuyor. 1990'ların başından itibaren Japon ekonomisinde bir durgunluğa girilmiş olması, yen'i bollaştırmaya ve 'ucuz' tutmaya itti. Uzunca bir süre gevşek para politikası uygulanması ve faizlerin yüzde 0 seviyelerinde seyretmesi yen'in diğer para birimleri karşısında zayıf seyretmesine neden oldu. Ancak, bol ve ucuz yen yatırımcılar için de bir fırsat doğurdu ve kullanıldı. Çok düşük faizlerle borçlanılan yen, sonradan dolar ve diğer kurlara çevrilerek daha yüksek getiri oranlı menkul kıymetlere tahsis olundu. En basitinden, borçlanılan yenin Amerikan bonolarına yatırılması durumunda yüzde 4-5 gibi oranlarda bir kâr elde edildi. Yenin zayıf seyretmesi de 'taşınan' açık pozisyonun riskinin gerçekleşmemesine yardımcı oldu. Ancak, Japon ekonomisine yönelik olumlu sinyaller yen'in daha fazla zayıf kalmasını imkânsızlaştırdı ve yen, dolar karşısında 122 JPY/USD'den 116 JPY/USD'ye yaklaşık yüzde 5 oranında değer kazandı. Bu ölçekte bir değer artışı yen borçlanan yatırım kesiminin bu stratejiden kazandığı tüm getirinin yen borçlardaki kur artışına harcanması sonucunu getirdi. Hisse piyasalarındaki dalgalanmayı bu gelişmeye bağlayan görüşe göre zarardaki pozisyonlarını kapatma telaşındaki 'yen borcu taşıyan' yatırımcılar hisse senetlerini satmak suretiyle 'kol keserek' borsaların gerilemesine neden oldu. Daha gerçekçi bir bakış açısıyla suçun yende olmadığı görülüyor. Bugün dünyadaki hisse piyasalarının toplam piyasa değeri 40 trilyon dolar civarında bulunuyor. 'Yen taşıma' ile elde edilen pozisyonun büyüklüğü ise 150 milyar dolar. Yani piyasaları altüst ettiği düşünülen yatırımcıların toplam büyüklüğü piyasaların binde 4'ünün bile altında bulunuyor. Bunun da ötesinde bu büyüklüğün önemli bir kısmını hisse senetleri değil tahviller oluşturuyor. Bu durumda 'yen borçlusu' yatırımcıların hisse piyasalarını hareket ettirmelerinin zorluğu görülüyor. Paniğin kaynağını bulmak için 'yen borçlusu' yatırımcıların pozisyon aldığı diğer yatırım alanlarına da bakmak gerekiyor. Bu tür yatırımcıların özellikle Avustralya Doları, Yeni Zelanda doları ve Hint rupisi cinsinden menkul kıymetlerde de pozisyonları bulunuyor ve söz konusu dalgalanmanın olduğu zamanlarda bu kurlardaki değer kaybının diğer kurların ötesinde olmadığı görülüyor. Hisse senedi piyasalarında aşırı fiyatlamanın olduğu zaten bir süredir dile getiriliyor. Bu nedenle yaşanan dalgalanmanın, ortaya çıkan yeni bir riskin 'satılması' değil bir piyasa düzeltmesi olduğunu söylemek daha gerçekçi. Borsaların kendi 'temelinden' ve arz-talep dengelerinden kaynaklanan hareket ve düzeltmeleri, pozisyonlarını aklamak zorunda olan fon yöneticileri tarafından bazı 'günah keçileri'ne yıkılıyor. Fiyatlamaların ve buna bağlı alım-satım kararlarının 'boğa ile ayı' arasında gidip gelmek yerine daha makul, gerçekçi ve soğukkanlı yapıldığı bir ortamda, hareketlerin arkasındaki 'temel' piyasa dinamikleri daha fazla öne çıkacak.

kaynak:metin ercan, radikal gazetesi

CARRY TRADE YAZILARI

Bir carry trade masalı

Vakti zamanında uzak ülkelerden birinde Yaşarbank adında bir banka varmış. Yıllık yüzde 20 faizle mevduat toplarmış. Birgün bu bankanın sahibi olan Ertuğ Yaşar'a arkadaşlarından biri carry trade diye birşeyden bahsetmiş. "Dikkat et, bu carry trade'ciler sizin bankayı da soyuyor" demiş. Ertuğ Yaşar da merak edip "O da ne ola ki?" diye sormuş. "Ayrıca bizim bankayı nasıl soyuyor bunlar, anlat bakalım" diye de üstelemiş. Arkadaşı başlamış anlatmaya:"Şu sıralarda Japonya'da faizler yüzde 1'in altında. Hadi yüzde 1 diyelim. Alçak ve namussuz Japon'un biri geçen yıl 1 Haziran'da yüzde 1 faizle bir Japon bankasından 1.000.000.000 Yen borç almıştı. Onu Türkiye'ye getirip o günkü 100 Japon Yeni=1.3788 YTL kurundan bizim paramıza çevirdi. Böylece eline 13.788.000 YTL geçti. O parayı da aynı gün senin bankana yüzde 20 faizle yatırdı. Aradan bir yıl geçti. Geçen 1 Haziran'da bu namussuz bu parayı anapara+faiz olmak üzere 16.545.600 YTL olarak bankadan çekti. Aynı günkü 100 Japon Yeni=1.0697 YTL kurundan kendi ülkesinin parasına çevirdi. Böylece eline 1.546.751.426 Yen geçti. Gitti bu paranın 1.000.000.000 Yen'ini ana para, 10.000.000 Yen'ini ise faiz olarak kredi aldığı Japon bankasına geri ödedi. Elinde geriye 536.751.426 Yen kaldı. Yani bir yılda hiç taş atıp kolu yorulmadan senin sırtından konteynır yükü ile para kazandı."Ertuğ Yaşar bunları duyunca küplere binmiş. Hemen soluğu bankasında alıp yönetim kurulunu toplamış. Arkadaşından duyduklarını bir bir anlatıp, bu soygunu durdurmak için derhal mevduat faizlerinin Japonya'daki faizlerle uygun bir seviye olan yüzde 2'ye çekilmesini emretmiş. Aradan birkaç densiz çıkıp da "Efendim bunu yapanlar 3-5 kişi. Bu pireye kızıp yorgan yakmak olur. Mevduat faizlerini böyle düşürürsek kimse bankamıza para yatırmaz. Hatta mevduat sahipleri de paralarını çekmek için şubelere saldırır. Sonra kapıya kilit vurmak zorunda kalırız" dediyse de dinleyen olmamış. "Emredersiniz efendim"cilerin alkışları arasında, patronun dediği yapılmış. Fakat bu karar açıklanır açıklanmaz gerçekten de mevduat sahipleri Yaşarbank'ın kapısına dayanmış. Paralarını çekmek için birbirlerini çiğnemeye başlamışlar. O sırada Ertuğ Yaşar'ın aklı başına gelir gibi olmuş. "Yahu biz faizleri yüzde 2'ye indirdik mi demiştik? Kusura bakmayın bir yanlışlık olmuş. Aslında faizleri yüzde 42'ye çıkardığımızı söyleyecektik" diye bir manevra çekmeye çalışmış. Ama nafile. Mevduat sahiplerinin birkaçı bu numarayı yese de içine bir kurt düşen çoğunluk parasını çekmekte direnmiş. Tabii hiçbir bankada hiçbir zaman mevduat sahiplerinin tümüne ödeme yapacak kadar para bulunmadığı için bu istekleri gerçekleşmemiş. Akşama doğru da TMSF'nin memurları gelip bankaya el koymuş. Ertuğ Yaşar da pılısını pırtısını toplayıp bankayı terk etmiş ve kendisine bu akılları veren arkadaşını aramaya başlamış.Bu masalı anlatmak nerden mi aklıma geldi? Hiiiç. Bugün Referans Gazetesi yazarı Ertuğ Yaşar'ın şu yazısını okuyunca nedense aklıma böyle bir senaryo yazmak düştü. Yalnız buradaki Yaşarbank'ın TMSF'nin 1999 yılında el koyduğu Yaşarbank ile bir alakası yoktur ve tamamen hayal mahsulüdür onu hemen belirteyim. Bildiğim kadarıyla Ertuğ Yaşar'ın da gerçek hayattaki Yaşarbank'ın sahibi olan Yaşar ailesi ile bir ilişkisi yok. Tabii yanılıyor da olabilirim.
kaynak: ertuğrul yaşar

CARRY TRADE HAKKINDA

Faiz oyunu "Carry Trade"

IMF Başkanı Rato, "Japon yeni üzerinden kâr etmek isteyen 'Carry Trade'ciler Türkiye ve Brezilya'ya gidiyor. Bu tehlikeli bir gelişme. Sonuçta küresel dengesizlikleri derinleştirecek döviz hareketlerine yol açabilir" dedi. Nedir bu "Carry Trade" denilen şey?Bir zamanlar sokaklarda "Bul karayı, al parayı"cılara rastlanırdı. Bunlar, ikisi kırmızı, biri siyah üç oyun kâğıdını kullanarak saf ve bakir insanların cebinden para tırtıklarlardı.Günümüzde bu işler kurumsallaştı. Para tırtıklama işini artık "Bul karayı, al parayı"cılar değil, bu iş için kurulmuş müesseseler yapıyor. Hem de bu iş artık "küresel bazda" yapılıyor. Oyunun adına İngilizce "Cary Trade" deniliyor.Para tırtıklamada artık üçkâğıtçıların kullandığı "oyun kâğıtları" yerine "faiz" kullanılıyor."Carry Trade" oyununda yüksek faizi göze alarak oyuna katılanların ya aklı yok, ya çok saflar ya da zaten kaybedeceklerini kaybetmişler demektir.Krediyi ucuz al, pahalı satÇünkü, "bul karayı, al parayı" oyununda olduğu gibi, bu oyunda da yüksek faizi oyuna sürenlerin hiçbir şekilde kazanma şansları yok. Oyuna girerken ne kadar kaybedecekleri belli.Oyun şöyle oynanıyor: ("Mesela" diye anlatmıyorum. Gerçek rakamları arz ediyorum). İngiltere'nin Londra şehrinde konuşlanmış, adlarına "yatırım bankası" denilen kuruluşlar var. Şimdilerde dünyada "Carry Trade" oyunuyla "ütülmeye" en müsait ve de uzun süredir "ütülmekten bıkmayan", kaybettiğinin farkında olamayan tek ülke Türkiye olduğu için, bu kuruluşların en fazla ilgilendikleri ülke Türkiye... Türkiye'yi "ütmek" için de bizim yurtdışında en iyi okullarda yetişmiş, en başarılı gençlerimizi çalıştırıyorlar. Açık anlatımıyla, bizi, bizim çocuklara "üttürtüyorlar".Londra'daki bizim dâhi çocuklar Japonya bankalarından borçlanıyorlar. Japonya'da faiz yüzde 0.50 oranında. Bu düşük oranın biraz üzerinde Japon parası alıyorlar. Japon parasını dolara çeviriyorlar.0.50'ye al, 20'ye satDolara çevirdikleri parayı ABD'de yüzde 5 dolayında faize yatırsalar da kâr ederler ama, onların hedefi dünyada en yüksek faizi veren ülke... Dünyada yüksek faiz şampiyonu ülke hangisi? Tabii ki Türkiye.On yıllık hazine bonosu faizi ABD'de yüzde 4.70, euro ülkelerinde yüzde 3.80, Brezilya'da yüzde 12.94, Arjantin'de yüzde 9.50 dolaylarında iken, Türkiye'de yüzde 20 dolayında.Japonya'dan yüzde 0.50 dolayında faizle borçlandıkları parayı Türk Hazine'sine YTL karşılığı yüzde 20 dolayında faizle borç veriyorlar. TC Merkez Bankası, YTL'nin değerini düşük tutmak için "aslanlar gibi mücadele verdiği" ve bu konuda "IMF'ye de yabancılara güvence verdiği" için, devalüasyondan korkmuyorlar... Devalüasyon olsa da "üç yıldır Türkiye'yi ütmekle kasalara giren para yeter de artar" diyorlar.Sakın ha... "Abartıyorsun... Ütülen falan yok" demeyiniz. Bütçeye bakınız: 2007 yılında halkın cebinden çıkan vergilerin (yüzde 34'ü) 53 milyar YTL faize gidecek. Bu çarkın dönmesi için bütçeden faiz dışına 36 milyar YTL para ayrılacak

kaynak:GÜNGÖR URAS, milliyet gazetesi

CARRY TRADE

"Carry trade" nedir?


Carry trade düşük faiz getiren bir para biriminden borçlanıp krediyi yüksek faiz getiren bir para birimine yatırmaktır. Farz edin ki bir Japon bankasından 1000 yen borç alıp Amerikan dolarına çevirdiniz, Amerikan hazine bonosuna yatırdınız. Amerikan bonosu yüzde 4.5, Japon bonosu yüzde 0 faiz ödüyor. Kârınız yüzde 4.5'tir. Eğer yatırdığınız her birim para için 10 birim borç alabilirseniz kârınız çok daha büyük olacak: yüzde 45. Bunun adı "yen carry trade"dir. Kârın büyüklüğü carry trade'i (keri treyd okunuyor) son yılların en sık kullanılan finansal araçlarından bir haline getirdi. Tahminlere göre 2007 başlarında carry trade işlemleri bir trilyon dolar civarındaydı. Yukarıdaki dolar/yen kurunu örneği basitleştirmek için ben uydurdum. Ama gerçek kurdan fazla uzaklaşmadım. Economist'in son sayısına göre ABD'de üç aylık faiz yüzde 5.23, Japonya'da yüzde 0.57dir. ABD doları/yen'i örnek almamın nedeni bu iki para biriminin carry trade'inin en fazla olmasıdır. Para tsunamisiSevgili Türkiye'mizde üç aylık faiz oranI, ağız sulandırıcı bir %19.09 dur. Türk Hazine bonosu almak kokain alıp satmaktan sonra dünyadaki en kârlı işlerden biridir. Bu nedenledir ki ekonominin istikrara kavuşmaya başladığı 2002 yılından beri carry trade'den kâr etmek için Türkiye'ye gelen paralar bir tsunami boyutu aldı. Halka açık şirketlerin tedavülde bulunan hisselerinin yüzde 70'i yabancı yatırımcıların elindedir. Yabancılar toplam Hazine borcunun yüzde 34'ünü de satın almış vaziyettedir. Beş yıllık Hazine tahvillerinin yüzde 70'ini de yabancılar tutuyor. Ekonominin 22 çeyrektir büyümesini, devasa boyutlar alan cari ticaret açığın dengelenmesini, milli gelirin artışını büyük oranda carry trade'e borçluyuz. Bu sonuçlar, yüksek faiz, yani yüksek borçlanma karşılığında satın alındı.Roket yakıtlı kalkınmaAma her kârlı işte olduğu gibi bu alışverişte büyük bir risk var. Risk her para birimini tutmanın riskinin ayrı olmasıdır. Yukarıda verdiğim örneğe geri dönecek olursak, eğer doların yen karşısında değeri düşecek olursa yatırımcı büyük zarar yazar. Carry trade oyununu oynayanlar borçlanarak oynadıkları için para değerinde en ufak bir oynama bile büyük zarara neden olur. Zararı sadece yatırımcı ödemez. Yatırımını yaptığı ülke de öder. Para kaçar, dengeler altüst olur, paranın değeri çöker. Carry taşımak anlamına gelir. Kârı da taşıyabilirsiniz, zararı da anlamında. Carry trade ile cari açığı, kalkınmayı finanse etmek roket yakıtı kullanmaya benzer. Giderken hızlı gidersiniz ama infilak ederseniz patlama çok büyük olur. Devletin mekanizmasının AKP tarafından ele geçirilmemiş son kalesi olan cumhurbaşkanlığını da zaptetmeye girişirken bu konunun Erdoğan'ın aklından geçmiş olduğunu hiç sanmıyorum.

kaynak:mmunir@milliyet.com.tr milliyet gazetesi

31.07.2007

"MORTGAGE"

Son zamanlarda bir "mortgage" kavramı çıkmış, almış başını gidiyor. Halkın diline dolanan bu terim halk dilinde farklı yanlış anlamlandırmalarla karşılaşıyor... En basiti Evlenecek kişiler:'' amaan ne kira ödeyeceğiz, mortgege varmış, kira öder gibi ev sahibi oluyormuşsun" diyorlar da Peki nedir bu mortgage?
Mortgage sistemi 21.02.2007 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi oturmu ile yasallaştırılmıştır.Bu sistem Amerika'da yaygın olarak kullanılmıştır. Tutulu satış sistemi de denilebilir.
Mortgage; gayrimenkul sahibi olmak içinkullanılan finansman yöntemleri terimlerinden birisidir.. Ve ipotek ettirebileceğiniz bir varlığınız olmalıdır. Bu varlığınızın nicel büyüklüğü, anlaşma yapacağınız,başka bir değişle kredi ya da fon kullanacağınız banka ya da finans kuruluşnca belirlenmektedir.
Sistem genel olarak konut sahibi olmak isteyenlere finans kuruluşlarınca, konut üzerinden tesis edilecek ipotek karşılığında 15 ile 30 yıl gibi uzun vadeli konut kredilerinin kullanılması temeline dayanıyor. (1) Mortgage konut kredisi değildir hukuki bir evraktır.
Sistemin bir başka tanımı da, ipotekli konut finansman sistemi, kredi, finansal kiralama ve benzeri finansal işlemler yoluyla konut alımı, konutların yenilenmesi ve güçlendirilmesi için ipotek teminatlı kaynak kullandırılması anlamına geliyor. Banka, müşteri adına müşterinin talep ettiği bir gayrimenkulu peşin olarak satın alarak mülkiyeti müşteriye devrediyor. Ancak müşterinin bankaya borcunun karşılığı olarak mülk ipotek ediliyor. Müşteri bankaya borcunu belli bir ödeme planına göre, önceden belirlenmiş bir vade sonuna dek aylık ödemelerle kapatıyor.


20 soruda mortgage

1-Mortgage sisteminin tüketiciye yararı ne olacak?

-Yaşama geçmesi ile birlikte faizlerin serbest bırakılması gündeme gelecek. Sistemden yararlanacak müşteriler sabit veya değişken faiz oranları arasında tercih yapabilecek. Değişken faizli krediler ile, konut almak için kredi faizlerinin düşmesini beklemelerine gerek kalmayacak.

2-Değişken faizin bir riski var mı?

-Bankaların baz alacağı endeksler Merkez Bankası tarafından belirlenecek. Fiyatlamalar endeks faiz oranı üzerine katılacak marjlarla oluşturulacak. Müşterinin kullanacağı endeks ve marj oranı sözleşmede yer alacak. Değişken faizde, azami oran sözleşme ile başlangıç tarihinde belirlenecek. Faiz oranları düştüğünde tüketicinin taksitleri de düşecek. Faizlerin yükselmesi durumunda da taksit tutarları sözleşmede belirlenen azami oran kadar yükselebilecek. Müşteriler, faizli kredinin etkileri konusunda ayrıntılı bir şekilde bilgilendirilecek.

3-Mortgage sisteminde kredi erken kapatılırsa ek bir maliyetin ortaya çıkacağı doğru mu?

-Tasarıda yer alan ve eleştirilere hedef olan bir uygulama söz konusu. Bu uygulamaya göre, sabit faizli kredi kullanımında tüketici yüzde 2 oranında erken kapama komisyonu ödeyecek. Erken kapamalarda tüketiciye yansıyan herhangi bir maliyet bulunmuyor. Bu nedenle de tüketicilerin değişken ve sabit faizli kredi kullanırken bu unsura dikkat etmeleri gerekiyor.

4-Sistemin maliyet avantajı bulunuyor mu?

-Başlangıç aşamasında müşteri maliyetlerinde bir farklılık söz konusu olmayacak. Zaman içinde ikincil piyasanın gelişmesine bağlı olarak bankalar daha kolay finansman sağlayacak. Bu süreçte de uygun ekonomik koşullara da bağlı olarak faiz oranlarında düşüş gündeme gelebilir. Konut kredisi veren bütün bankalar mortgage sistemi konusunda hazırlıklarını tamamlamak üzereler.


5-Mortgage kapsamında alınacak konutlarda imar zorunluluğu var mı?

-Sistem kapsamında kat irtifakı tapusu olan konutların yanı sıra bitmemiş konutlar için de kredi alınabilecek. Deprem yönetmeliğine uygun yapılmış ve iskanı alınmış konutlar mortgage sistemi için uygun olacak. Bu sistemle istenilen her ev alınamayacak. Öncelikle imara uygun olması zorunluluğu aranacak. Banka ev konusunda inceleme yapacak, uygun bulunması halinde kredi verecek.

6-Bu süreçte konut fiyatları yükselir mi?

-Son dönemde yaşanan faiz oranlarındaki düşük ve vadelerdeki uzama konut talebini arttırıyor. Bu nedenle de fiyatlarda artış söz konusu. Sistemin yaşama geçmesinin ardından artan talebe paralel olarak fiyatlarda düşüş gündeme gelebilir. Konut fiyatları ve kiralar arz-talep dengesine göre şekillenir.

7-Mortgage sistemi ile bankalardan kullanılan konut kredileri arasındaki fark nedir?

-Sistemin konut kredisi faiz oranları üzerinde direk bir etkisi bulunuyor. Bankalar ise faizlerini piyasa koşullarına göre belirler. Faiz oranlarının bugünkü tablodaki görünümü maliyete kıyasla makul görünüyor. Genel faiz oranlarının seyrine göre bankalar da fiyatlama yapacaktır. Mortgage sistemine göre, alınacak evin tutarının yüzde 25'i kadar peşinat verecek.

8-Piyasalara etkisi nasıl olacak?

- Sistemin, konut kredisi faiz oranları üzerinde direk bir etkisi olmayacak. Ancak, tüketiciler açısından bakıldığında değişken faizli kredi kullanımı ile faizlerin düşmesi için konut alımlarını bekletmelerine gerek kalmayacak.

9-Mortgage kapsamında satın alınan ev parasal sıkıntıya girildiğinde satılabilir mi?

-İki taksit ödenmediğinde ev sahibine bir aylık bir süre tanınacak. Borç ödenmediğinde o zamana kadar yapılan ödemeler geri verilecek ev de banka tarafından satılacak. 10 yıl taksit ödedikten sonra ev başkasına devredilebilecek. Ancak bunun için kalan borcun yüzde 2'sinin ceza olarak ödenmesi gerekiyor. Kredi kapatılıp, ipotek kaldırılırsa evi satmak mümkün olacak. Borcu erken kapatma halinde ise yüzde 2'si kadar komisyon alınacak.

10-Vergi muafiyeti olacak mı?

-Ekonomi ve maliye bakanları vergi muafiyetine gidilmeyeceği konusunda açıklamalar yaptı. Ancak, tasarıda bir konutu olanlar 100 bin YTL'den fazla olmamak koşuluyla ikinci bir konut alırlarsa da vergi dışı kalması planlanıyor.

11-Ödeme planı nasıl olacak?

-Konutun yüzde 25'inin peşin ödenmesi zorunlu. Örneğin 150 YTL'lik bir ev alan tüketici 30 yılda yaklaşık 700 bin YTL ödeyecek. Bu tablo kapsamında, aylık faiz yüzde 1.2, vade 30 yıl, toplam ödenecek miktar 699.647 YTL, toplam ödenecek faiz 549 bin 647 ve aylık ödeme de bin 943 YTL olacak.


12-Evi olan da yararlanabilir mi?

- Sistem herkese açık olacak. Geçmiş ve mevcut kredi performansında olumsuzluğu bulunmayan, alacağı evin taksitini aylık net geliri ile ödeyebileceğini belgeleyen herkes yararlanabilecek.

13-Dikkat edilmesi gereken konular neler?

- Vatandaşlar, öncelikle bütçe ve ödeme planı yapılarak ne kadar taksiti ödeyebileceğini doğru belirlemeli. Kredi koşulları iyi bir şekilde araştırılmalı. Konutun yasa kapsamında uygunluğuna bakılmalı. Finans kurumları kişinin alım gücü ve ekonomik yükümlülüklerine dikkat edileceğinden harcamalar kontrol altında tutulmalı. Konutun rayiç bedeli doğru tespit edilmeli.


14-Hangi tip konutlar alınabilir?

-Her türlü konut satın alınabilecek. Mortgage istenen evin, en az kat mülkiyetine dönüşümlü yüzde 80'i tamamlanmış olması koşulu aranacak.


15-Konutun bütün maliyetleri karşılanacak mı?

-Sistemden yararlanabilmek için konutun maliyetinin yüzde 25'i peşinat olarak satıcıya ödenecek. Ev kredi talep eden taksitleri ödeyememe ihtimaline karşı sigorta yaptıracak. Aynı zamanda hayat sigortası ve doğal afet sigortası da yaptırılacak.

16-Sistem nasıl işleyecek?

-Konut almak isteyenler broker yardımı veya doğrudan kredi alacak. Krediyi veren kurum, sözleşmeyi değerli evrak olarak portföyüne dahil edece veya özel ipotek finans kuruluşuna satacak. İpotek finans kurumu, sözleşmeyi yurtiçi ve dışından yatırımcılara satarak fon yaratacak. Fon krediyi sağlayan finans kuruluşundan yeni sözleşme almak için kaynak görevi görecek. En son aşamada da, finans kuruluşları piyasadaki likidite sorununun çözülmesinde yardımcı olarak sistemin büyümesini sağlayacak.


17-Mortgage kredileri nereden alınacak?

-Konut kredisi veren bankalar mortgage faaliyetini de sürdürecek. BDDK tarafından konut finansmanı faaliyetinde bulunması uygun görülen finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketleri kurulabilecek. Bu kapsamdaki kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler de konut finansmanı kapsamında olacak.


18-Banka ile sorun çıkarsa nasıl çözümlenecek?

-Tüketiciler, konut ve krediyle ilgili her türlü itirazı Tüketici Mahkemeleri'ne yapabilecek. Konutu satan şirket veya kredi kullanılan kuruluştan memnun olmamaları halinde Tüketici Mahkemeleri'ne dava açabilecek.


19-sistemde konut ipoteği dışında başka bir teminat istenecek mi?

-Finansman kuruluşun ödemeleri, bir kıymetli evraka bağlanması ya da kıymetli evrak kabul etmek suretiyle teminat altına alınması yasaklanacak. Buna karşın tüketiciden bir kıymetli evrak alınacak olursa tüketici, bu evrakı konut finansmanı kuruluşundan geri isteyebilecek. Bu evrakın devri durumunda tüketicinin uğradığı zarar karşılanmak zorunda olacak. Kredilerde geri ödeme tutarlarının finansal kiralama işlemlerinde ise kira bedellerinin anaparayı aşan kısmı bu kapsamda faiz olarak kabul edilecek.


20-Bu sistemin riski nedir?

-Bir ülke piyasasında ciddi bir kriz ya da istikrar bozukluğu yaşanması durumunda sistemin zarar görmesi söz konusu olabiliyor. Bankalar, tüketiciye YTL ağırlıklı olmak üzere 10-30 yıl gibi uzun vadeli krediler verebiliyor. Bankalar kısa vadeli ve büyük oranda döviz borçlanıyor. Ekonomide olağanüstü bir kriz durumunda, döviz fiyatları ve faizlerdeki artış banka maliyetlerini arttıracaktır. Böyle bir tabloda banka battıysa, Tüketici Kanunu kapsamında erken kapat veya borcunu ver veya faizini yükselt gibi bir baskı yapamazlar. Önce sigorta devreye girer. Sigorta, ödenmeyen taksitleri öder. Borçlu da normal ödeme geçtikten sonra sigortaya borcunu ödeyecek. (2)
emel memili
(1): Referans Gazetesi
(2) sabah.com.tr

28.07.2007

iktisadi düşünmek

iktisadi bir anı

üniversitede 3. sınıftaydım.. ve halen ısınamamıştım iktisat bilimine,iktisat bölümüne..dersimiz iktisadi düşünce tarihiydi..ben ise iktisadii düşünemiyordum.hoca yine ders anlatıyor,ben ise dalmış, çıkışta ne yemek yesem diye düşünüyordum... hoca ise benim ööylece sabitlenmiş,tahtaya doğru baktığımı görünce bana seslendi. friedman'ın iktisadigörüşlerini anlatıyormuşş. hoca bana Friedman kimdir diye sordu.birden irkildim..sağıma baktım...soluma baktım..başımı kaldırıp karşımdaki atatürk resmine baktım...ne diyeyim.. friedman: 1914 yılında yaşamış, batman,superman ve he-man dan sonra gelen önemli bir kahraman ,ve fakirden alıp zengine verir dedim... (çünkü biliyordumki Friedman parasalcı politikaları, dünya işçi sınıfı ve ezilenlerine açlık, işsizlik ve siyasi gericilik dışında bir şey vermedi) ve bu dersten 2 yıl geçemedim :)

iktisatça....

İKTİSAT...bir bilim mi yoksa bir bilinmezlik mi bilinemeyen...soyut kuramlarla somut gerçekliklere ulaşmaya çalışan ama gerçekliği öznel olan...içine girdiğin zaman içinden çıkamadığın...Tesadüfi olarak değil, bilimsel olarak ilgi gerektiren...eleştiriye açık aynı zamanda başlıbaşına eleştirilerle ilerleyen...sıkıcı ama gerekli...üniversitede girmesi kolay,çıkması zor olan bölüm...bazen zulüm,bazen kurtuluş...en çelişkili bilim iktisat...bence, iktisatça...